15 Aralık 2011 Perşembe

Okullarda Güvenlik Sorunu


OKULLARDA GÜVENLİK

En değerli varlıklarımızı 5 yasından itibaren okullara gönderiyoruz. Okullardaki görevlilere, öğretmenlere emanet ediyoruz ve yıllarca günlerinin büyük bir kısmını okullarda geçiriyorlar. Dolayısı ile ülkemizin geleceğinin , yavrularımızın güvenliğinin sağlanması da büyük önem içeriyor. 

Peki okullarda güvenlik nasıl sağlanıyor?
Lisede çalışan bir öğretmen olarak teorideki kısmından ziyade, pratikte uygulanana bakarsak okullarımızda yeterli güvenlik önlemlerinin alınmamış olduğu, hatta işe yarar hiçbir güvenlik önleminin alınmamış olduğu aşikardır. “Sistem” problemi vardır. Tüm güvenlik, öğretmen ve idarecilerin üstüne yıkılmış durumdadır. Halbuki öğretmen veya idareciler (onlarda öğretmendir zaten) herhangi bir güvenlik eğitimi almamış, eğitim ve öğretim için yetiştirilmiş kişilerdir. Mesela bir lisede 17-18 li iri yarı  10 genç arasında grup kavgası olduğunu düşünün, böyle bir kavga sonucunda 1. derecede nöbetçi öğretmen sorumlu tutulmakta ve cezalandırılmaktadır. Halbuki öğretmenin bu kavgaya müdahale yetkinliği yoktur. Bunun eğitimini almamıştır, nasıl müdahale edeceğini bile bilemez. Herhangi bir güvenlik aleti de taşımamaktadır. Kaldı ki müdahale etmesi durumunda zarar da görebilir, zira bu konuda eğitimsiz olduğundan zarar görme ihtimali de kaçınılmazdır. Polis vs okula gelene dek de iş işten geçecektir.
Bu sene okulumuza yeni gelen bir öğretmen arkadaşım daha önceki okulunda yaşanan bir olayı anlattı. Daha önceden okuldaki bir öğrenciye husumeti bulunan bir genç okula giriyor. Ve öğrenciyi bahçede bulup boğazını keserek öldürüyor, burada da öğretmen sorumlu tutulup başka okula sürülüyor.  Şimdi bu olayı inceleyelim;
Öğretmen nasıl sorumlu tutulabilir? Bu gün herhangi bir okula sadece kimlik bırakmak sureti ile herkesin girme yetkisi vardır. Çünkü veli olabilir eğer veli ise bunun kapıda kontrolünü sağlayacak bir sistem yoktur veya okulda sınav kaydı, açık lise gibi bir şey bulunabilir, hiçbiri olmadı eğitimcilerle görüşmek isteyip tavsiye alacağını söyleyebilir . Sonuç olarak herhangi biri okula zaten girme yetkisine sahiptir. Kimliğini bırakır okul içine girer.
Öte yandan silahlı birine karşı bir öğretmen veya bir idareci ne yapabilir? Daha önce de bahsettiğimiz üzere öğretmen bu konuda eğitim almaz, herhangi bir savunma veya müdahale aracı bulundurmaz. Ancak kendi hayatını tehlikeye atmış olur.
Arkadaşımın anlattığına göre bu olayda öğretmen zaten nöbet yerinde bulunuyor ama olay kısa sürede gerçekleşiyor ve öğretmen “neden öğrenci olmayan birinin okula alındığı” ile suçlanmış. Yani burada öğretmen bekçi olacak ve tüm okula girişleri kontrol edecek gibi bir mantık var. İyi de her Türk vatandaşının okula girme yetkisi var iken, okula girişlerde herhangi bir denetim, öğrenciler için kimlik kontrolü, silah sayılabilecek araçların elektronik kontrolü yok iken, öğretmen nasıl suçlu olabilir? Bir veya birkaç öğretmen binlerce öğrencinin  okul öğrencisi olup olmadığını nasıl anlayabilir? Okul kıyafeti giyen biri kimlik bile sorulmadan, okula bu yanlış sistem sonucu giremez mi? Elbette girer hem de elini kolunu sallayarak.

Ayrıca hadi diyelim öğretmen güvenlik konusunda eğitimli ve sorumlu olma yetisine sahip olsun nöbetçi öğretmenler derslere de girmektedir, ders esnasında nasıl güvenlik sağlanabilir? Madem öğretmen güvenlikten sorumlu? Yani yanlış sistem kendi içinde çelişki içermektedir. Zaten bir öğretmenin tüm gün boyunca nöbet yerinde mesela bahçede bulunması da mümkün değildir. Zira nöbet yönetmeliğine göre nöbet eğitim öğretimden 30 dk önce başlar ve tüm gün aralıksız sürer. Eee peki aralıksız nasıl sürecek? Öğretmen tuvalate gitmeyecek mi?, yemek yemeyecek mi? Derse girmeyecek mi? Diyelim bir hap üretildi ve gün boyunca size enerji veriyor tuvalet ihtiyacınız yok, yemek ihtiyacınız yok. Size ders de konulmadı nöbet gününde. Peki şimdi nöbeti bahçede olan bir öğretmenin, tam gün eğitim olan bir okulda (mesela benim okulum 8:50-16:10 arası eğitim öğretim yapıyor.) öğretmen , yani işi eğitim olan öğretmen , (branş da seçelim benim gibi matematik öğretmeni olsun) mesela bir matematik öğretmeni, uzman olduğu alanda öğrencilerine yardımcı olabilecek iken, eksiklerini tamamlayabilecek iken, matematikle ilgili kitap doküman alıştırma vs. hazırlayabilecek iken, yani alanı ile ilgili üretim yapabilecek iken,  sabah 8:20 den 16:40 a kadar bahçede dikilecek mi? Bu ayıp değil midir bir eğitimciye? Donanımlı alanında uzman yıllarını bu alana vermiş bir eğitimciyi bekçi gibi kullanmak veya güvenlik görevlisi yerine kullanmak yazık günah değil midir? Tüm bunları geçtik doğru mudur? Bu durum hastanede nöbetçi doktorun gün boyu hastalar arası veya hasta doktor arası kavgaları önlemesine, ortalarda dolaşıp onları kolaçan etmesine, hastaneye giriş  çıkış denetlemesine vs.  benzer veya bir hakimin nöbetinde davalıları gözetlemesine, onlara göz kulak olmasına, kavgaları ayırmasına ve tüm güvenlik olaylarından sorumlu olmasına benzer. Aynı derecede komik ve yanlıştır.
Yani sistemin elle tutulur bir yanı yoktur. Neresinden bakarsanız elinizde kalıyor. Binlerce insanın bulunduğu bir kurumda elbette olaylar olacaktır ama buradaki tüm güvenliği öğretmene yıkmak olacak şey değildir , doğru değildir ve de güvenlik kavramının havada kalmasını ve yavrularımızın her an her şeyle karşı karşıya gelebilmelerinin birinci nedenidir.
Ana sınıfında ve ilköğretim ilk yıllarındaki “göz kulak olma” ise farklı bir durumdur. Burada bir “nöbet” olabilir, zira çocuklarımız küçük olduğu için göz kulak olunmaya ihtiyaç vardır, bunun da güvenlik görevlilerince yapılması doğru olmaz, en doğrusu öğretmenlerinin gözetiminde olmasıdır. Buradaki “nöbet” veya “göz kulak olma” kavramı mantıklıdır. Buradaki güvenlik, kazalara, düşmelere vs. gibi karşı güvenliktir, bunu öğretmenler sağlayabilir, yoksa bu küçük yaşlarda silahlı olaylar, kız meseleleri gibi aşırı şiddete yönelik durumlar oluşmaz. Ancak küçük yaştaki çocuklarımızı korumaya yönelik olan bu nöbet ise gerek taşıdığı sorumluluk ve gerekse işin zorluğu açısından öğretmeni motive edecek ücretlendirme ile olmalıdır. Yoksa mevcut sistemde buradaki nöbettin verimliliği de olamaz. Ancak liselerde ve ilköğretim 2. kademede bu tarz bir nöbete gerek olduğunu düşünmüyorum. Eğer bu tarz bir nöbete gerek var farz edersek, o zaman çocuklar sokağa da çıkmamalı hep peşlerinde ebeveynleri olmalı ki bu da doğru bir tutum olmaz.  Ama küçük çocukları ebeveynler her yerde gözlemlemelidir öğretmenler de okulda gözlemlemelidir.
8 yıllık kesintisiz eğitim de okul içi kazalar noktasında sıkıntıya sebep olmuştur. 6 yaşındaki ilköğretim 1. sınıf öğrencisi ile 15 yaşındaki öğrenci aynı bahçede oynamaktadır, bu da büyük risk demektir sık sık okullarda kazalar olmaktadır. Düşünün 15 yaşındaki öğrenci bahçede futbol topu ile oynuyor ve sert vuruyor bu sert giden top 6 yaşındaki çocuğun boynunu bile kırabilir zira 350 gr civarı olan bu toplar çamurlu ıslak olduğunda yarım kiloya yaklaşır ve küçük çocukları ciddi tehdit eder. Dolayısı ile ilköğretim 2. kademe aslında liseler ile güvenlik noktasında daha uyumludur. Binlerce öğrencinin aynı bahçede bu kadar yaş farkı ile ( bu yaşlardaki yaş farkı, fiziki boyut farkını da maksimum yapmaktadır) oyun oynamaları son derece yanlıştır.

Dolayısı ile okullardaki güvenlik problemlerinin birinci derecede sorumlusu konu ile ilgili yetersiz ve yanlış düzenlemeyi yapan, onaylayan ve halen daha değiştirmeyen sorumlulardır , ilgili bakanlıktır ve onun üstü olan hükümettir. Ama çıkan silahlı şiddet olaylarında idareciler  öğretmenler ceza almaktadır maalesef. Gerçi yargı bu noktada öğretmenlere ve idarecilere cezalar vermese de özellikle kurum içi disiplin işleyişinde bu yanlış sistemden, yüksek mevkilerdekiler sorumlu oldukları halde, en alt seviyedeki öğretmenler idareciler ceza almaktadır.

Bir doktor nöbet tuttuğunda görevi olan doktorluğu yapar, hasta bakar, tedavi eder;  bir hakim nöbetinde dava bakar, eğitim aldığı işi yerine getirir ama bir öğretmen nöbetinde hiçbir eğitimi olmadığı halde güvenlik görevlisi gibi çalışır, bazen bekçi olur, bazen bakıcı bu olacak şey değildir ve akıl mantık dairesinde olan bir uygulama olamaz.

Öğretmen eğer nöbet tutacak ise nöbetinde etüt yapabilir , öğrencilerin sorularını çözebilir , eksiklerine yardımcı olabilir ama güvenlik görevlisi hizmeti öğretmenden beklenemez, güvenlik olayları ile ilgili öğretmen sorumlu tutulamaz.

Amerika’da ve Avrupa’da okullarda gerçekleştirilen katliamları, onlarca öğrencinin öldürülüşünü biliyoruz ve buralarda kapıda ve okul içinde güvenlik görevlileri vardır ve okula giriş elektronik cihazlarla kontrol edilmekte ve elektronik arama yapılmaktadır, buna rağmen olaylar olmaktadır. Ülkemizde ise hiçbir güvenlik tedbiri olmamakta, böyle bir olayın gerçekleşmesine karşı hiçbir önlem yoktur. Yarın böyle bir şey olursa hiç şaşırmayacağımı da belirtmek isterim.

Peki ne yapılmalı?
Öncelikle öğretmenlerin nöbetleri görevleri ile ilişkili olmalı. Ve öğretmenlere nasıl diğer mesleklerdeki nöbete ücret veriliyor ise ücret verilmeli, güvenlik görevi öğretmenlerden alınmalı.
Okullarda okullara özel eğitim almış  “eğitim güvenlik görevlileri” olmalı, güvenliği onlar sağlamalı.
Okullara girişte kimlik kontrolü yapılmalı. Hatta bazı uygulamalarını duyduğumuz parmak izi ile giriş sistemine geçilmesi daha iyi olur, çünkü kimlik de çok güvenli değil sahtesi rahatlıkla yapılabilir.
Okullara girişte elektronik cihazlarla silah kontrolü yapılmalı.
Dünyada gözlemlediğimiz okullardaki toplu katliamlar ve ülkemizdeki okullarda gerçekleşen silahlı ve ölümle de sonuçlanabilen olaylar göz önüne alındığında, giriş kapısında üniversitelerdeki gibi ve gelişmiş ülkelerdeki gibi bir polis veya silahlı bir güvenlik elemanı olmalı.

Geçenlerde gerçek hayattan alınan bir film izledim ve okulda geçiyor ve bir devlet okulu, gerçek bir okuldan görüntüler var. Girişte silahlı bir güvenlik ve elektronik silah  tarayıcı, ayrıca okul içinde de güvenlik görevlileri var ama ülkemizde öğretmen, joker gibi, kimi zaman bakıcı, kimi zaman güvenlik görevlisi, kimi zaman hizmetli gibi çalıştırılmaya zorlanmaktadır maalesef.

En değerli varlıklarımızı emanet ettiğimiz okullarda, en kısa sürede gerekli güvenlik önlemlerinin mevzuatla düzenlenerek yürürlüğe konmasını bekliyoruz. Aksi halde gerçekleşen tüm üzücü güvenlik bağlamındaki her olayda mevcut düzenle ilgili mevzuatta imzası olanlar ve gerekli düzenlemeyi yapmayanlar sorumlu olacaktır.

Bora Arslantürk
Matematik Öğretmeni

10 Kasım 2011 Perşembe

Nerdesin Atam!

Sen öğrettin bana kalem tutmayı, abece yi, beraber saydık, bazen güldük bazen ağladık.
Annemden ilk defa ayrılmıştım, gözyaşlarım sel olmuştu, hıçkırıyordum, ama sen sarıldın bana,
hem de sımsıcak. Alışmıştım kısa sürede sana canım öğretmenim.
O gün paramı kaybetmiştim, aç kalmıştım, ama sen fark ettin beni, kantine götürdün, tost aldın canım öğretmenim.
En değerleri varlıklar sana emanet, ülkenin geleceği sana emanet.
Bazen sırdaşım oldun, bazen arkadaşım, bazen anam oldun, bazen babam…
Aramızda öyle güçlü bir bağ vardı ki hiç kopmayacak, sen farklıydın benim için canım öğretmenim.
Söz Atamızda;
Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır...
Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır.
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. 
Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. 
Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.
Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
Ey büyük Atam! Bugün seni anıyoruz, bütün okullarda anma törenleri düzenlendi, ama içimiz buruk…
Seni özlüyoruz, hem de çok…
Sen bizi el üstünde tuttun, belki de en çok meslek gruplarından bize önem verdin, çünkü biliyordun öğretmenin ne demek olduğunu ama bugün senin el üstünde tuttuğun öğretmen, ayaklar altında paspas oldu. Hor görülüyor, ciddiye alınmıyor, önem verilmiyor, azarlanıyor.
Başımıza gelen aşağılamakla, eleştirmekle işe başlıyor, gelen gideni aratıyor.
Sen bize kamudaki en yüksek ücreti layık görürken aman vekil ücreti öğretmen ücretini geçmesin derken şu an okuldaki hizmetli bile bizden değerli, daha çok ücret alıyor. Ama biz ücrete değil bize verilen kıymete daha doğrusu kıymetsizliğe üzülüyoruz. Ve kendimizi çok kötü hissediyoruz.
Nerdesin Atam nerdesin………………….
Bora Arslantürk
Matematik Öğretmeni

14 Haziran 2011 Salı

TATİL DE HEP Mİ TATİL?


TATİL DE HEP Mİ TATİL?
Evet sevgili öğrenciler tatil yaklaşıyor, peki tatilde hep mi tatil yapmak gerekir? ……….
Her ne kadar biz öğretmenler öğrencileri ayırmak istemesek de farklı öğrenciler farklı psikoloji, farklı başarı düzeyi gibi farklılıklar demek olduğundan tatille ilgili uyarılarımızın yer alacağı bu yazıda sağlıklı çözüm üretebilmek için, ayırmak durumundayız.
Öncelikle genel yaklaşımlarla, yani tüm öğrencilerimiz ile ilgili ortak kısımlarla başlayalım. İnsan dinamik yapısı ile sürekli değişim içinde olmalıdır, süreklilik gerektiren “dinamizm” sekteye uğradığında “durağanlığa” dönüşecektir. Yani tatil boyunca hiç ders çalışmadan, sadece tatil yapmak gezmek-tozmak-oynamak öğrencinin zihinsel performansını düşürecek, dersler başladığında, öğrenci zorlanacak ve adaptasyon sorunu yaşayacaktır, yani dinamizmi-konulara olan sıcaklığı-aktifliği kaybetmemek için derslerle olan alaka kesilmemelidir. Zaten tatilde günde yaklaşık 7-8 saatlik okul-dersler yok, bir rahatlama var, bunun yerine günde bir kaç saatlik fazla da yorucu olmayan düzenli bir çalışma en azından yapılmalı, zihin canlı tutulmalıdır. Konu ile ilgili bir anımı nakletmek isterim;
Yapım gereği sürekli bir şeylerle uğraşan, kendini geliştirmeye çalışan biriyim, peygamberimizin “iki günü bir olan bizden değildir” yaklaşımı hayat prensiplerimden olmuştur ve bana hayatta en büyük zevk veren şey, yeni bir şeyler öğrenmektir. Tabi bu anlattıklarım da beraberinde "aile ile daha az zaman geçirmek" gibi kötü şeyler de beraberinde getirebiliyorJ.
Eşim bir gün, “artık yeter” diyerek yaz tatili zamanında beni ikna ederek ve yanıma bilgisayar, kitap, kağıt, kalem hiçbir şey aldırmayarak, 10 gün civarı bir tatile gitmemize neden oldu. Güzel bir tatil yaptık ama döndüğümüzde çok kısa sürede çözebildiğim sorularda zorlandığımı, kavrama yeteneğimin düştüğünü hayretle gözlemledim, kısa bir süre derslerden kopmama rağmen performansım hiç beklemediğim kadar düşmüştü. Bu da bana iyi bir ders oldu tabi ki, benzer şekilde, siz de, hiç ders çalışmadan tatil geçirirseniz performansınız düşecektir.
Şimdi notları iyi olan, düzenli ders çalışan öğrencilere seslenmek istiyorum; sizler için tatil tam bir hazine, daha derslere sıcaksınız, zaten düzenli ders çalışıyorsunuz, bunu daha hafif bir şekilde tatil boyu sürdürerek hatta ileriki konulara göz atarak, öğretmen anlatmadan konular hakkında fikir sahibi olabilir, öğretmenin de anlatımı ile konular pekiştirme şansı yakalayabilirsiniz. Konuları çalışmış olduğunuz için, öğretmenin sorularını rahatlıkla cevaplayabilir, bol bol artılar alıp sözlü notunuzu da iyi duruma getirebilirsiniz. Ayrıca artık imkanlar çok gelişti, internette sadece “yazılı konu anlatımları” değil , video ders anlatımları da hem de ücretsiz bol bol mevcuttur, bu anlatımlara www.ozeldersci.com sitemizden ve sitemizdeki “en iyi siteler” linklerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Zayıf olduğunuz konuları ve ilerde göreceğiniz konuları bu video derslerle de pekiştirebilirsiniz.
Şimdi gelelim notları pek iyi olmayan, temel problemleri olan öğrencilerimize; sizler için tatil daha bir başka önemli, çünkü bu kısa olmayan sürede eksikliklerinizi "sıkı bir çalışma ile" kapatabilirsiniz, kusura bakmayın ama size tatil yok, sıkı bir çalışma var. Çünkü bu çalışma geleceğinizi kurtaracak. Öncelikle öğretmeninize danışarak eksik olduğunuz konular hakkında yönlendirme istemelisiniz ve bu konuları gerekirse bilenlerden yardım alarak gerekirse özel ders alarak kapatmalısınız, yine sitemizde matematiğin en temelinin anlatıldığı videolar var, bunlardan faydalanabilir diğer video sitelerini inceleyebilirsiniz. Temel eksiklik genellikle sayısal derslerde olmaktadır ve en büyük sorun da, genelde matematik dersinde olmaktadır. Sözel dersler, o an gündemde olan konular çalışılarak giderilebilmesine rağmen, sayısal derslerde temel bilgiler tüm konuları ilgilendirdiği için, son konular çalışılarak istenilen elde edilemez. Tatilin her bir gününü de iyi değerlendirerek iyi bir başlangıç yapabilirsiniz, hatta geleceğinize kurtarabilirsiniz, çünkü her yeni öğrenilen güzel şey geri kalan tüm hayatı değiştirmektedir. Öncelikle etrafınızda faydalanabileceğiniz kişileri liste haline getirin ve onlardan yardım isteyin, sonra güzel bir ders planı yapın ve tıkla linkindeki prensipleri de dikkate alarak ders çalışın, emek vermeye başladıktan sonra kapıların açıldığını göreceksiniz.
Tüm öğrencilerimize hep tatil olmayan tatiller dileği ile J
Bora Arslantürk

12 Nisan 2011 Salı

2011 YGS MATEMATİK VİDEO ÇÖZÜMLERİM

Sevgili öğrencilerim, sizler için 2011 ygs matematik video çözümlerini hazırladım,
tıklayınız

19 Mart 2011 Cumartesi

izometrik kağıt ve flash program (9. sınıflar için)

izometrik çizimler ve ilgili sorular için izometrik kağıdı aşağıdaki linkten indirebilir yazıcıdan çıktı alabilirsiniz


resim olarak


word formatında


pdf olarak


flash program

5 Şubat 2011 Cumartesi

BENDEN ÖZEL DERS ALMAK İSTEYENLER

(matematik, geometri, analitik geometri ve gitar)

ayrıntılı bilgi için tıklayınız